
Ozan İlter
Büyük Taarruz, Türk İstiklal Harbi’nin dönüm noktalarından biridir. 26-30 Ağustos 1922 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu harekât, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda stratejik deha ve milli direncinin birleştiği bir moral zaferidir. Ne var ki, halk arasında ve bazı tarihî anlatımlarda bu zaferle ilgili pek çok yanlış bilgi dolaşmaktadır. Bu yazıda, Büyük Taarruz hakkında sıkça karşılaşılan yanlışları ve doğruları ele alacak, ilginç bilgilere yer vereceğiz.
Muhtemelen en büyük yanılgılardan bir tanesi taarruzun tek bir günde zafere ulaştığıdır. Oysa ki taarruz 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayarak 30 Ağustos’ta Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile başarıya ulaşmıştı. Taarruzun ilk saatlerinden itibaren Türk ordusu beklenilenin aksine oldukça süratli bir biçimde ilerlemiş, istenilen mevkileri kısa sürede ele geçirmişti. Taarruzun ilk gününde, henüz 6. saat dolmuşken istenilen başarı büyük oranda elde edilmişti.
Taarruzun tüm cephelerde eş zamanlı olarak ilerlediği de ciddi yanlışlardan bir tanesidir. Afyon-Kocatepe mevkiinde merkezlenen taarruzun diğer cephelerinde destekleyici konuşlanmalar mevcuttu. Bununla beraber süvari kolorduları düşmanın cephe hattının gerisine sızarak lojistik ve haberleşme ağına zarar veriyor; düşmanın kendi birlikleri ile iletişimini engelliyordu. Hatta Yunan komutan Nikolaos Trikupis, ancak esip edilip 3 Eylül’de Uşak’ta Başkomutan Mustafa Kemal ile görüştüğü sırada artık Yunan Orduları Başkomutanı görevinin Atina tarafından kendisine verildiğini öğrenecekti.[1]
Yunan tarihlerinden okumakla birlikte kendilerine bir takım bilimsel sıfatları layık gören Türk kimselerin dahi düştüğü bir gaflet daha var. Gaflet diyorum zira bu bir yanılgı olamayacak kadar kasıtlıdır. Yunan ordusunun hazırlıksız yakalandığı ve Türklerin yalnızca sayısal üstünlükle bu zaferi elde ettiğinden bahsedenler var. Oysa ki Fransız işgalinin sona ermesi, Tekâlif-i Milliye Emirleri ve Sovyet yardımından sonra Türk ordusunun mevcudu ilk defa Yunan ordularına yaklaşmış, 186.000’i bulmuştu. Yunan ordusunun mevcudu ise 195.000 askerdi.[2]
Ordu komuta kademesinde taarruz hazırlıkları sürerken ”ص” (Sad) harfi ile şifreli haberleşme yapılıyordu. SAD’ın açılımı Sakarya-Afyon-Dumlupınar olduğu söylense de harekatın merkezi olan Sandıklı’nın Osmanlı Türkçesi ile[3] ilk harfi olan “ص” (Sad) ile şifreli haberleşme sağlanıyordu. Batı Cephesi Komutanı Mirliva İsmet Paşa, 19 Ekim 1921 tarihinde Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa tarafından 19 Ekim 1921’de Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetine yani Genelkurmay Başkanlığına gönderdiği yazıda: “Ordunun Sandıklı garbındaki tahşişatına dair muharebatın ihsarı ve mahremiyetin temini için bu harekâta (SAD) namı verilmiş olduğu maruzdur.” demektedir.[4]
Bu yazı vesilesiyle, Büyük Taarruz’un Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve bu kutlu zaferin mimarı Mareşal Fevzi Çakmak’ı başta olmak üzere, milletimizin bağımsızlığı uğruna stratejileriyle, iradeleriyle ve canlarıyla destan yazan tüm komutanlarımızı tarih sahnesi önünde minnetle selamlıyorum. Aziz şehitlerimizin ruhları önünde eğiliyor, onların kutlu hatıralarını sonsuz bir saygı ve rahmetle anıyorum. Türk milletinin alnına özgürlüğün mühürlendiği o gün, bugün hâlâ kalplerimizde çarpmakta, bayrağımızın gölgesinde yaşamaktadır.
Allah’ım! Bu mücâhede-i azîm ruhunu ebedî eyle,
30 Ağustos’un zaferini daim kıl.
Yiğitlerin şehâmetiyle kudretimizi mukaddes kıl,
Hıfz-ı vatan ile gönülleri donat,
Ve her nesle bırak şanlı bir zafernâme.
Selâm ve minnet olsun bütün yiğitlere,
Nâm-ı şâni daim, kudret-i ulvî ebedî olsun.
-Ozan İlter
[1] Hatıralarım, Nikolaos Trikupis, Çeviren: Ahmet Angın, Hüsnütabiat Matbaası, 1967, İstanbul, s. 26.
[2] Ayrıntılı bilgi için: İsmet Giritli, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 7, Cilt: III, Kasım 1986.
[3] صانديكلي (Osmanlı Türkçesi ile Sandıklı)
[4] Dr. Erdal Korkmaz, “Büyük Taarruz’un Sevk-İdaresinde Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın Yeri ve Önemi”, Sakarya’dan Büyük Tarruz’a 100. Yılında Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Ed. Dr. Çiğdem Dumanlı, Dr. Emre Saral (Ankara: Girişim Ajans Matbaa, 2022), s. 6.





Yorum bırakın