
Elif Su Hasaltın
Uyandım. Etrafta öylesine yürürken birden karnımdan ses duydum. Herhalde içimde bir yılan var ve ses çıkarıyor. Biri daha var ismi yok galiba. Oysa benim bir ismim var. Havva. Sabah uyanır uyanmaz aklımda belirdi bu isim. Ona da sordum adının ne olduğunu ama konuşamıyor. Ağaçtan kendime yiyecek topladım. Bu sarı, sulu meyveye “armut” diyeceğim. Tam ona göre bir isim. Nehri izlemeye devam ettim. Ayaklarım ağrıyordu acıyan yerine bakınca kırmızı sıvılar akıyordu. Taşlar batmıştı ayağıma. Yine o isimsiz geldi. Nehirde kendini suyun içine gömdü. Ne yapıyordu bu? Konuşamadığı yetmezmiş gibi bir de garip hareketleri vardı, uzaklaştım ondan. Aslında ona eskiden yakın olmaya çalışmıştım ama beni itti. Galiba konuşabilmemi kıskanıyor. Duydunuz mu yeni bir kelime “kıskanmak”. Anlamını bilmiyorum sadece öyle hissediyorum.
Melekler hep onunla ilgileniyor. O da onlarla konuşuyor ama benimle konuşmuyor. Bana rol
mü yapıyor? Bende bundan sonra onunla konuşmak istemiyorum.
Bu küçük, kucağımda oturan, minik canlıya “kedi” diyeceğim. Onu seviyorum çünkü bir tek onunla konuşup etraftakilere taktığım isimleri söyleyebiliyorum. Beni bir tek o dinliyor.
Nehri izlemekten sıkıldım, kalkıp etrafta dolanmaya devam edeceğim. Birçok yeni isim buldum. Özellikle hareket edenlere mesela; Köpek, Aslan, Yılan, Balık”, Kuş. En çok Kediyi seviyorum çünkü ona elleyebiliyorum. Bir de kedi, balık yiyor onu anladım.
Yanıma bir melek geldi. İlk defa onun yerine benimle konuşan bir melek oldu. Adı “Işık Getiren” ama ben ona kısaca Işık diyorum. Benimle sohbet etti, taktığım isimleri dinledi, benimle yeni meyveler yedi, onun görünüşü diğer meleklerden çok daha güzel ve farklı.
Birlikte kayanın üstüne oturduk. O konuşmayanı tanıyıp tanımadığımı sordu. Bende tanımadığımı söyledim. Melekler ona Adem diyormuş. Tanrı meleklere “Ademle Havva birbiri için yaratıldı” demiş ama Adem beni umursamıyor. Hep meleklerle veya etraftakilerle
ilgileniyor. Bunu Işık’a da söyledim. “Adem’in senden önce başka bir karısı vardı, Adem onu seviyordu ama o Adem’i sevmeyip reddetti” dedi.
Adem garip bir yaratık bana benzemiyor acaba önceki karısı nasıldı? Işıkla günümü geçirmeye devam ettim. Beni bir ağaca getirdi. Meyveleri çok güzel görünüyordu. Ona neden Ademle gelmediğini sordum. O da benim gibi Adem’i sevmiyormuş. Ağacın meyvesini yemek istedim. Işık da yemiş çok güzelmiş meyvesi. Kopardım ve yedim gerçekten de çok güzeldi. Bir tane daha koparıp Adem’e götürdüm. Belki aramız düzelir beni de önceki karısı gibi severdi. Bana garip garip baktı ilk başta sonra alıp yedi ama yine de konuşmadı.
Sonra bir anda bulutların üstüne gittik. Sadece ben ve Adem. Etraf bembeyaz başka bir şey yoktu. Tanrı’nın sesini duyduk. “Adem seni uyardım. Senden sadece o meyveyi yememeni istemiştim ama beni dinlemedin. O kadına uydun. Seni uyarmıştım gidin şimdi dünyaya orada yaşayın!” Hiçbir şey anlamadım ama gözümü kapatıp açtığımda artık cennette değildim.





Yorum bırakın