
Erkin Tolga Sayılkan
Uykuya varırken her gün ezdiğimiz taşlı sokaklar,
Çatlak kaldırım taşlarının arasındaki ince çukurlarda takılıyorum.
Kendi gölgemin uzun kuyruğuna…
Yere serilmek koymuyor insana ama
Takıldığım gölgelerden yükselirken
Her gün ezdiğim taşların parçalaması yüzümü
Ve taşları boyamış kanım, ıslatmış terim.
Bunlar insanın içine oturuyor.
Penceremin perdesini aralayan bir ışık görüyorum.
Solgun ve titrek bir mum alevi,
İçimi belki ısıtır diye bir umut var.
Tıpkı davetkâr bir dişi.
Rüzgâr, paslanmış kapılarını sarsarken bahçemin
Kapıdan girerken eskimiş haneme,
Yüzümün terli ve kanlı sızısı
Başımı da ağrıtıyor.
Işığın vurduğu camlardan yansıyan kanlı bir ifade
Bir zamanlar büyük bir kudrete ve hükme sahipti!
Şimdi ise beraber yürüdüğüm yolların bir hazin hatırası gibi
Kayboluyor gecenin koyu renklerine doğru.
Bir zamanlar meydanlarını ve kalabalıklarını inlettiğim,
Taşlarını titrettiğim bu taşlı sokakların parçaladığı suratım,
Siyahın en derin köşelerinde bir ince ton farkı gibi
Yarattığı geceyi izliyor.
Susturdu beni bir kaldırım taşının yüzüme çizdiği resim.
Bir slogan kadar iddialı, bir kelime kadar yalnız.
Bir düş kadar gerçek ve bir kelebeğin ömrü gibiydi
Sokaklardaki iktidarım…






Yorum bırakın