
İnsan uyur.
Basit bir ihtiyacın tezahürüdür bu çoğunlukla. Bazen ise zamana sığamamanın bir neticesi olur.
İnsan uyur.
Ruhunun dinginlikleriyle karşılaşmak gayesiyle uyur. Uyunamayan her gecenin intikamını alır gibi uyur. Bazen birkaç saati yetirir kendine. Bazen günleri yetiremez. Alıp veremediği başını koyduğu yastıkla değildir oysaki. Ancak onun tek savaşı yastığıyla olur. Yolda uyur, yolla savaşır. Evde uyur, evle savaşır.
İnsan uyur.
Gerçekliğin bunaltıcı senaryolarından sıyrılmak için uyur. Uyanmamanın beklentisiyle uyur. Elinde patlayan bombaların şarapnellerine karşı bir sığınak beller göz kapaklarını. Derin bir ölüm arzusunun yersizliğine kendini ikna etse de bu arzunun ruhundaki seslerini kesemez. Uykunun karanlığına gömülünce bunu ölümün karanlığına benzetip kendisini aldattığını sanır da uykusunda bile dindiremez bu arzuyu.
İnsan uyur.
Vuslata duyulan hasretin tezahürü ile uyur. Gönlünün ufuklarında bekleyenlere sarılacağı sanrısıyla uyur. Cennetten kovuluşunun bir neticesidir varoluşun anlamlandırılamaması. Gurbette sıla özlemi çekenler arar durur dönüş biletini. Ölüm tek yönlü bilettir, uyku ise sanal bir görüşme olup hasreti körüklediğiyle kalır.
İnsan uyur.
Aydınlık bir rüya göreceği düşüncesiyle uyur. Memleketini anımsatan bir dosta sarılır gibi uyur. Sevdanın neliği de burada kendine yer bulur. İnsan ya âşık olduğunu özler ya da özlediklerine âşık olur. Gördüğü her rüyanın bir kâbusa gebe olabileceğini unutmuş, sonsuz bir güven içerisinde kendisini o rüyanın içine bırakmıştır. Oysaki muhakkaktır ki âşığın hükmü terk edilmek, rüyanın hükmü bitmektir.
İnsan uyur.
Geceleri gündüzlere kata kata uyur. Fikrine zehrini kata kata uyur. Bitmeyen bir dermanın derdini arar uykularında. Acziyetiyle meşhur olup sevdasıyla kudretlenen imparatorların arasında yer bulduğuna sevinir uyku aralarında. Demokrasiden uzak cumhuriyetlerin hüküm sürdüğü devirde gül dağıtan monarklar değil, vicdan satan diktatörler para eder oysaki. Monarklar güçlerinin kaynağının farkındadır, halklarını el üstünde tutmak zorunda kalırlar. Diktatörler ise güçlerini kaybedecek olmanın korkusuyla bulduğu her güç damlasını sömürmek zorundadır. Monark diktatör olursa ülkesi yıkılır, cumhuriyetlerde ise böyle bir sorun yoktur.
İnsan uyur.
Bir şiir yazar gibi uyur. İmge dolu rüyalarla uyur. Görenler her sözünü imge sanır. O bütün çıplaklığıyla kendini anlatır. Sonra zaman geçer. Kıyametler kopar. Gergin benliği uykularını sömürür. Sömürülmüş uykularda da düşünmeye devam eder. Kıyametler kopar, herkes ölür. İnsan ölmez, bir başına ufka bakar.
İnsan uyur.
Hürriyetinden değil esaretinden uyur. Zincirsiz zindanlarda uyur. Bir saatin imalatında fazla kalan bir çark gibi olduğunu fark eder. Yeni bir yaşamı beklemek için ölümün düğümüyle uykularını birbirine bağlar.
İnsan uyur.
Ekrem Müftüoğlu





Yorum bırakın