Gençler, gideceğiniz bir yer var mı; yoksa sadece gidiyor musunuz?
Yolda – Jack Kerouac

Toplumsal Bir Ruh Hastalığı: Kadına Şiddet

,

Okuma Süresi

1–2 dakika

Ekrem Müftüoğlu

Ekim ayında yaşanan kahredici olayların ardından bugünlerde toplumumuzun duyarsızlaşmaya başladığı rezalet bir sürecin içerisindeyiz.

Beyoğlu’nda bir kadına iki şerefsizin tecavüz girişiminde bulunmasıyla başlayan bu silsile, akabinde yaşanan İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil cinayetleriyle zirve noktaya ulaştı. Toplumumuz net bir tavır sergileyerek bu olaylar karşısındaki tutumunu ortaya koysa da olayların mide bulandırıcılığındaki boyut, devamında yaşanan kadın cinayetleri karşısında tepkisiz kalınmasına sebep oldu.

Saygıdeğer okur, sizce İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil’in katledildiği 4 Ekim 2024’ten bu yazının yazıldığı 19 Kasım 2024’e kadar Anıt Sayaç verilerine göre kaç kadın cinayeti işlenmiştir?

Tahmininiz kaç? 5? 20? 50? Yok canım, o kadar da yoktur! 47 günde o kadar kadın katledilmemiştir. Katledilse bunun adı kadın cinayeti değil kadın katliamı olurdu, değil mi?

4 Ekim’den bugüne tam 73 kadın katledildi. 73!

Siz kaçını duydunuz? Muhtemelen yalnızca birkaçını… Zira o zamandan bu zamana “İncel” olarak adlandırılan kadına şiddet yanlısı grup, “Yenidoğan Çetesi” ve “kumar çetelerine” kadar onlarca türlü rezalet ortaya çıktı. Kadın cinayetleri ise gündemin arasında kayboldu gitti.

Bu dönemde bilhassa X gibi mecralarda kadına yönelik cinsel şiddet uygulayıp “sanal taciz” olarak nitelendirebileceğimiz ancak hiç de sanal olmayan tacizcileri inceledim.

Bu şahıslar, yaptıklarını hak olarak görüyor ve kadınlara binbir çeşit hakaret etmekte hiçbir beis görmüyorlardı. Kadın düşmanı takipçileriyle birlikte bu ruh hastalıklarını daha geniş kitlelere yaymak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu 47 günde hiç hız kesmediler, devam ettiler. Bu 73 cinayete ortak oldular.

İşin berbat yanı, bu dönemde birçok X kullanıcısına erişim engeli getirilirken bu hesaplara dokunulmadı bile. Alenen cinsel şiddette bulunup suç işleyen bu şahısların hâkim karşısında ter dökmelerini beklemeyi geçtim, yaptıklarının önü bile kesilmedi.

Bugün kadın hakları savunucuları, birçok konudaki haklı gerekçelerini ortaya dökerek çözüm arayışındalar. Var olan kanunların uygulanmasını, gün başına neredeyse 2 kadının katledildiği bu toplumsal konjonktürün değişmesini istiyorlar. Ancak görüyoruz ki bunun önüne geçmek için hiçbir adım atılmıyor.

Adım atılmayan her an, kadınların daha da politize olmasına sebep oluyor. Artık insanlar yalnızca yaşamak değil, intikam da istiyor.

47 günde 73 cinayetin işlendiği, üstelik bu cinayetlerin büyük kısmının duyulmadığı bu düzene karşı intikam isteği bir seçenek değil, mecburiyettir.

“Adalet” sarayları, adalet dağıtma konusunda gecikirse görünen o ki toplum; kendi adaletini sağlayacaktır.

Yorum bırakın