
Beyza Nur Koca
İnsan, anlam arayan bir varlıktır; dünya ise suskundur, der Albert Camus. İnsan, “Hayatın anlamı ne? Neden yaşıyoruz?” gibi sorular sorar; dünya ise sessizdir. İnsanın anlam arayışı ve bu arayış sürecinde evrenin sessizliği, insanın içinde hayatının en büyük çelişkisini oluşturur.
Bu sessizlik bizleri çok ağır bir yüzleşme ile karşı karşıya bırakır: saçma. Tam da bu noktada Camus, saçmayı bir duygu olarak görmekten ziyade; evren ile insan arasındaki kavganın, yani çelişkinin ismi olarak ele alır. Biz hayatta bir anlam ararız; dünya ise umursamaz ve dönmeye devam eder. Bu yüzden çelişkiden kurtulunamaz.
Buna karşılık insanın önünde üç yol belirir. İlki, hayatı sonlandırmaktır. Yani intihar. Eğer hiçbir şeyin anlamı yoksa, yaşamın da bir anlamı olmayacağını düşünenler için bu bir çıkış yolu gibi görünür.
İkinci yol, Camus’nün “felsefi intihar” dediği şeydir. Bu, Tanrı’ya, mutlak değerlere ya da metafiziğe sığınmakla ilgilidir. İnsan, anlamı kendisi bulamayınca onu dışarıdan, “yapay” şekilde yaratmaya çalışır.
Üçüncü yol ise kaçıştır. İnsan, günlük hayatın telaşı ve sıradanlığı içinde bu büyük soruları görmezden gelir. Böylece hayatın saçmalığıyla yüzleşmekten uzak durmaya çalışır. Camus ise tüm bu yolları reddeder. Ona göre takınılması gereken tavır isyandır. Yani: başkaldırı.
Evrenin ve hayatın hiçbir anlamı olmayabilir, evet. Ama yine de her şeye rağmen bu anlamsızlık ile yüzleşip yaşamı seçmek gerekir. Yani saçmaya karşı bir başkaldırı…
Camus’nün bu fikri için sunduğu örnek, Sisifos Söyleni kitabındaki bir Yunan miti karakteri olan Sisifos’tur. Sisifos, Yunan mitolojisinde Korinthos kralıdır. Çok zeki ama aynı zamanda kurnaz, hilebaz ve tanrılara karşı bile oyun oynamaktan çekinmeyen biridir. Ölüm Tanrısı’na bile kafa tutar Sisifos. Sonrasında tanrılar onu cezalandırır: Artık Sisifos, kocaman bir kayayı dağın tepesine doğru yuvarlayacak ve o kaya her defasında aşağıya düşecektir. Bu bitmeyen, anlamsız bir uğraştır; tıpkı hayat gibi.
Ama Sisifos kaderini kabul eder. Bu boş uğraşı da bizim hayatımızın saçmalığını temsil eder hikâyede. Sonsuz, anlamsız ve bitmeyen bir çabalama hali… İnsanlar sürekli bir şeyler için çabalar, yorulur ama sonuç olarak ölüm her şeyi sıfırlar. Buna rağmen Camus, Sisifos’u mutlu olarak tahayyül etmek gerektiğini söyler. Çünkü Sisifos, kendi anlamını yaratmıştır ve her şeye rağmen kayayı tepeye çıkarmak için çabalamaktadır. Belki de anlam o kayayı tepeye çıkarmayı başarmakta değil de her defasında yeniden ittirmeye cesaret göstermektedir…





Yorum bırakın