
Ayşegül Erciyas
kurtulduğum cehennemin azap taşlarından dualar beklemiyorum
bir gelecek inşa etmeyeceğim ellerinden tutup
suretime yansıyan ışığı resmetmeyi hele
hiç istemedim mağara duvarlarına tırnaklarımı geçirirken
kadim bir dilin ilk hecesi gibi yavansa da kasvetim
milyonlar geçirdi kayıtlara kalan sözcükleri
yıldızlara bel bağlamadım güneşe de hiç borçlu kalmadım
kendi yangınımdan doğdu gözlerimdeki ışık
“şimdi” dediğiniz o çürük anın tam içindeyim
zamanı yonttum dize getirdim dakikalar kaldı geriye
zırhlarım olmadı benim polisin elindeki kalkanlarım
sözlerimle bir savunmasızlık ördüm ve tam şuradayım
direncin kırılamadığı o noktada kusursuz bir duran insan eylemi
af dilemiyorum ve beklemiyorum takdis
ne devrim bekledim gökten ellerimi açıp yalvarırken
ne bir armağan sundu işaretler, izlerini takip ederken
ayakta durmaksa benim suçum suçluyum
her sabah en baştan yargılanıyorum mahkemelerde
şiirim tek delilim yüce yargıç varlığın dilsiz kalmasın diye
unutulmakla tehdit edileceksem izlerimi bırakırım kaldırım taşlarına
gölgem bilir yerini ve nerede yok olacağını da
ben bir alkış beklemedim ardımdan atılacak bir slogan
ayakta tuttuğum ve uğruna savaştıklarım bile reddedecekse şayet
her göz göze gelişim bir ifşadır her kelimem bir delik açtı yasaya
gerçekleri diktim üzerime köşedeki terzide eğer beğenilmezse
kök salabilirim ve çıkarırım çizmemi bırakmam ahirete
sarsılmadım da arada bir boynumu eğdim
söz geçirebilmek için topraktaki fideye
kimdim ben bir soru bu içinizden
bir kahraman değildim tabii ya da bir kurban
silah yaptım geçmişimi yüzümü astım ağaca
kılıçsız ve mermisizim ama adımlarım hiç kalmadı geride
bu çürümüşlükte ne bir mahkeme var yargılayacak beni
ne bir mezar taşı yetecek suskunluğuma
sesim değil sessizliğe karşı duruşum kalsın
adı konmamışların yanına






Yorum bırakın