
Ayşegül Erciyas
Ne gam pür-âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet
Kaçar mı merd olan bir cân için meydân-ı gayretten[1]
Hürriyet… 8 harf, 3 hece; dilden bir çırpıda dökülen, söylenişi basit bir kelime. Aynı zamanda hayatlarımızdan bir anlığına yok olduğunda, kaybedildiğinde yankısı en sert duyulan kelimelerden biridir. Sadece sokakta yürümek, konuşmak ya da yazmak değil korkmadan düşünmek demektir. Bir toplumun özgürlüğü tehdit altına girdiğinde asıl kaybı siyaset yaşamaz, birey de kendi içinde daralır. Son zamanlarda bunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Bugün sessiz kalınan her şey, yarın sesimizi tamamen kaybetmemize neden olabilir. Pir Sultan Abdal darağacına yürürken şiir söyledi. Şiiri, kılıçtan keskin olduğu için değil; susmaya isyan ettiği için bugüne ulaştı.
Türk milletinin tarihindeki her dönüm noktası, direnişin ve özgürlüğün simgesidir. Bizi biz yapan değerler halkın özgür iradesi ve bağımsızlık arayışı olmuştur. Özgürlük, her bir bireyin hakkı olduğu kadar, milletlerin de onurudur. Verdiğimiz mücadele Türk halkının yıllarca bastırılmış haklarını ve özgürlük taleplerini yeniden haykırdığı bir dönemi simgeliyor. Atatürk’ün önderliğinde Türk halkı sadece bir devlet kurmakla kalmamış, aynı zamanda özgürlük ve egemenliğin simgesi olmuştur. Türk milletinin kökleri, kadim bir geçmişe dayanan güçlü bir kültürün ve inancın ürünüdür; bu kültür, her türlü zorlukla ve engelle karşılaştığında bile halkın hürriyet mücadelesine olan bağlılığını perçinlemiştir.
Bugün, sesini yükseltip hak arayan Türk halkı tarihindeki onurlu direnişi bir kez daha hatırlatmaktadır. Artık sokaklarda sadece tek bir ses yankı bulmuyor, milyonlarca insanın kalbi aynı tempoda atıyor. Hak, hukuk ve adalet için bir araya gelen bu insanlar hiçbir baskı altında susmaz, korkmaz ve sindirilemez. Türk milleti özgürlük ve adaletin peşinden gitmekte, hiçbir dış baskı veya iç tehdit karşısında boyun eğmemektedir. Bizler, Türk olarak varlık mücadelesini sürdüren bir halkın ferdiyiz; özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı savunmakla sorumluyuz. Her bir adımda, geçmişten aldığımız güç ile Türk milletinin kudretini hissederek bir ve bütün olma bilinciyle yol almalıyız.
Özgürlük, ekmek kadar kutsaldır. Bu kutsal ekmeğin peşinde gitmek azat eder bizi. Her bir adımımızda, yalnızca kendimiz için değil, bizden sonra geleceklerin özgürlüğü için de yürüyoruz. Sustuğumuz her şey, bizden sonra gelenlerin yükü olur. Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-i hürriyet, çalış idraki kaldır muktedirsen âdemiyetten [2] diyen Namık Kemal’in izinde; zulmün karşısında aklıyla, cesaretiyle dimdik duran bir halkın direnciyiz. Bu topraklar, susturulmaya çalışılan seslerin yankısıyla uyanıyor artık. Çünkü biliyoruz ki adaletin olmadığı yerde hürriyet yalnızca bir kelimedir. Ve biz, o kelimeyi ete kemiğe büründürmeye kararlıyız.
Bu topraklar, hürriyet uğruna susmayanların sesleriyle yoğrulmuştur. Dün Namık Kemal sürgündeydi, bugün onun torunları adliye koridorlarında. 1908’de Meşrutiyet’i ilan edenler, 1923’te Cumhuriyet’i kuranlar hep aynı hayalin peşindeydi: Özgür, adil ve eşit bir toplum. Bugün hâlâ milyonların dilinde Mehmet Akif’in mısraları yankılanıyor: Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım! Çünkü özgürlük bizim için hiçbir zaman yeni bir arayış olmadı. Özgürlük bizim için tarihten gelen bir miras, vicdandan doğan bir hak, mücadeleyle büyüyen bir inançtır. Bugün meydanlarda atılan her slogan, geçmişin direnişinden süzülüp gelen bir çağrının devamıdır. Biz bu çağrıyı duymaktan da duyurmaktan da vazgeçmeyeceğiz. Zira tarih her dönem zorbalıkla yüzleşmiş ama sonunda hep halkın sesini kayda geçmiştir. Ve şimdi o ses daha gür, daha kararlı, daha cesur bir şekilde yeniden yükseliyor.
Unutulmamalıdır ki “Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir.” diyen bir liderin mirasçısıyız biz. Mustafa Kemal Atatürk, özgürlüğün yalnızca bir hak olmasından ziyade bir yaşam biçimi olduğunu öğretti bize. Bugün bu ilkeyi savunmak geçmişe saygı ve geleceğe duyulan sorumluluğun ta kendisidir. Evet, baskı var; gözaltılar, yasaklar, korku duvarları var. Ama karanlık en çok güneş doğmadan önce koyulaşır. Ve biz o güneşi beklemiyoruz artık, biz o güneşi getiriyoruz. Kimi zaman kalemle, kimi zaman sözle, kimi zaman meydanlarla… Ama mutlaka onurumuzla. Özgürlüğü kurtarırsak gerisini özgürlük kurtaracaktır[3]. Hürriyet, bir gün gelmeyecek; biz var oldukça her gün yeniden doğacak. Çünkü Türk halkı ne teslim oldu ne de unuttu:
Biz, Atatürk’ün çocuklarıyız; karakterimizde hürriyet ve istiklal, yüreğimizde vatan sevgisi, damarlarımızdaki asil kanda muhtaç olduğumuz kudret var!
11.04.2025
[1] Hürriyet mücadelesi korkulu bir ateş olsa da dert değil, insan olan bir can için mücadele meydanından kaçmaz.
[2] Zulüm ve baskı ile hürriyeti ortadan kaldırmak mümkün değildir, eğer gücün varsa insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış.
[3] Victor Hugo





Yorum bırakın