
Ayşegül Erciyas
Savrulurken bir yandan bir yana içimdeki kara kutu
Sızlar dururdu gizli bir sebepten
Yaşamak diyordum yaşamak kaygısızca
Zaman başkaca bir dile geçiyor
Zaman kavi, hüzmemden geçiyor
Saçaklarım gelecekten onur nişanı taşıyor
Bir yere dönemiyor ruhumun namlusu
Kanımdaki cenk beni cehenneme taşıyor
Taşıyor ruhumdaki amansız sızı
Kime değse kör ediyor ışığım
“Görmek istiyorsan yaklaşma bana
Ağrım çoktur değmeden sirayet eder sana”
Ay kararır, buz ısınır, lavlar kavuşur zemheriye
Anlıyorum, verilmeyen sözlerin tutulması bile mümkünken
Verilenlerin yok sayılmasına küsebilir insan.
İnsan, bir şeylerin cezbesindedir: sönecek.
Silip at canlı canlı içine gömdüklerini
Ne sen pervanesin dünya gibi
Ne ben Açığma-Kün
Biz şiir değiliz veya bir roman
Yazılmaya yüz tutmuş kısacık bir öykü belki
İstemiyorsan ızdırap çekmemi
Beni gönlünde uyut
Beni bildiklerinden unut
Beni bahçende kurut
Ayakta göz kapaklarım
Sevmiyorum saatin sesini
Tik tak tik tak
Zaman etrafımı saracak
Ve bir gün umutsuzca sönecektir Afitap.






Yorum bırakın