
Baran Aksan
İlk Kuşak
Edebiyatımızda toplumcu olayları ilk işleyen şairler her ne kadar Tanzimat’ın
birinci nesil sanatçıları olsa bile, bu bir akım haline gelmemişti. Edebiyat
kitaplarımızda “Serbest Şiir” başlığı altında da ele alınan Toplumcu Gerçekçiliği
ilk olarak Nazım Hikmet ve Ercüment Behzat Lav’da görürüz. Nazım Hikmet bu
akımı Rusya’dan, Ercüment Behzat ise Almanya’dan belleğine katmış ve buna
bağlı şiirler yazmaya başlamış. Ercüment Behzat’ın S.O.S, Nazım Hikmet’in ise
835 Satır isimli şiir kitaplarıyla ilk örneklerini vermiştir. Bunların yanı sıra, İlhami
Bekir Tez’de şiirlerinde toplumsal konuları işlemeye başlar. Bu isimler 1929 (835
Satır’ın yayımlanma tarihi) dan itibaren yazmaya başlayacak ve daha sonra yeni
kuşaklara bırakacaktır.
Nazım’dan Hemen Sonra…
Onların akabinde Nazım’ı örnek alan genç şairler “devrim olgusunu” kullanarak
Marksist şiirler yazacaktır. Yöresel söyleyişleri ile ön plana çıkan Ahmet Arif,
Kavel isimli kitabıyla işçi sorunlarını anlatan Hasan Hüseyin Korkmazgil, mizahi
romanlar yazacak Rıfat Ilgaz, halk şiirine ve halk ağızına bağlılığıyla Enver Gökçe,
Nazım’ın açtığı yoldan yürüyecektir. Bu dönemde öne çıkan Rıfat Ilgaz’ın Sınıf,
Ahmet Arif’in -tek şiir kitabı- Hasretinden Prangalar Eskittim, Enver Gökçe’nin
Panzerler Üstümüze Kalkar, Hasan Hüseyin’in destani bir dille yazdığı Koçero
Vatan Şiiri ve A. Kadir’in Tebliğ isimli kitapları gene bu olguyu taşıyan
kitaplardır.
Bu dönemden bir şiir örneği koyalım:
Kocunmayın güzel beyler, hanımlar
Alınıp incinmeyin
Silah silah çatmayın o güzel kaşlarınızı,
İmdatlara saldırmayın
Basmayın düğmelere, yüreklerı hoplatmayın,
Güzel beyler hanınmlar.
Zor ve çetin bir ağıttır koçero
Bir gelin ağlar ona ben ağlayamam
Bıyıkları çengel çengel bir kardaş,
Ağlar ona ben ağlayamam
Acılı bir bacı ağlar, bağrı yanık bir ana, ben ağlayamam
Bir elinde kanlı mendil, bir elinde kara mavzer
Kimse bilmez nerde, nasıl, taptaze bir, sımsıcak bir, gencecik bir ölüdür o [1]
İkinci Yeni ile Karşı Karşıya…
1960’lı yıllarda öne çıkan İkinci Yeni akımının karşısında gene Toplumcu şairler
ve Maviciler (özellikle Attila İlhan) olmuştur. Bu karşıtlık aslında iç içedir çünkü
aslında bu şairler imgelerle, imajlarla anlatırlar anlatmak istediklerini. Buna en
güzel örnek kuşkusuz Kemal Özer’in Ağıt şiiridir. Şiiri aşağıya koyuyorum:
AĞIT
annem mi bir kadın
geciken bir kadın gece yatısına
ölüm kendini göstereli babamın saçlarından
günübirlik bir kadın
üsküdar’la istanbul arasında
babamdı sakalıydı babamın
bir akşam göle batırdı
çıkmamak üzere bir daha
hepsi de ekmek kokardı
sayısı unutulan parmaklarının
akşam bir attır bütün ülkelerde
serin esmer bir attır
terkisine çocukların bindiği [2]
Şiirde gördüğümüz “bir akşam göle batardı” “akşam attır bütün ülkelerde” gibi
mısralar toplumcu bir şiire göre çok ağırdır. Nedeniyse Özer’in ilk eserlerinde
İkinci Yeni’den etkilenip yazmaya başlaması daha sonrasında toplumculuğa
yönelmesidir.
Gene aynı kuşaktan sayabileceğimiz Refik Durbaş, Ataol Behramoğlu, Arif
Damar, Şükran Kurdakul, Sennur Sezer, Gülten Akın, İsmet Özel, Süreyya Berfe,
Başaran, Nihat Behram gibi şairler de gene bu dili kullanarak toplumsal konuları
işlemiştir.
Bu şairler içinde hiç kuşkusuz en ilginç evrimi İsmet Özel gerçekleştirir. İlk
şiirlerinden Amentü şiirine kadar toplumcu ve Marksist bir şairken Amentü’den
sonra mistik bir şiire doğru yönelmiştir. Bu yönelme Necip Fazıl ile ufakta olsa
bir benzerlik göstermektedir. Çünkü Necip Fazıl’da bohem hayatından
İslamcılığa doğru evrilmiştir. İsmet Özel’in bu değişimini net bir biçimde
“Erbain” de görebiliriz.
Attila İlhan ve Toplumcu Romantizm
Bu ana başlık altında Attila İlhan’a ayrı bir parantez açmak gerekir. O, bu
dönemde İkinci Yeni’ye karşı durup “romantik bir toplumculuğun” peşinden
gitmiştir. Öyle ki, “Yorgun Serüvenci” şiirinde geçen “fransız afrikası’nda iş
arıyorum/cezayir’de kurşuna diziliyorum”[3] dizelerinde görülen çeşitli imge ve
anlam sapmalarıyla toplumcu şiirin en önemli isimlerinden olmuştur.
1980’den 2000’lere…
80’li yıllar biraz Tanzimat ve Servetifünün gibidir. Baskının, sansürün olduğu
yıllardan bahsediyoruz. Yakın tarihimizdeki 80 Darbesi ile Toplumcu şiirimiz
biraz öksüz kalmıştır fakat gene de toplumsal konuları işleyen şairlerimiz vardır.
Toplumcu olarak kategorize etmeyeceğimiz, fakat Underground olgusunu
edebiyatımıza taşıyan Küçük İskender’in (Derman İskender Över) çeşitli şiirleri
toplumsaldır.
Sözgelimi şu şiirinde bu olguyu görmek az bile olsa mümkündür:
Nazım’ını severim, buna kızabilirsin, ama bazı
-ne demekse- naif şairlerinin, devlet sanat-
çısı olmasına ve adının iktidar şakşakçısı
starlarla bir anılmasına dair çabalarına izin
verdiğinden, sana korkunç müteşekkirim, inti-
harımı hızlandırıyorsun böylelikle, böylelik-
le artıyor kirim ve seninle kirimiz, ne gam? [4]
80’li yıllarda çıkan “Yenibütüncüler” ve onlardan bağımsız olarak Nevzat Çelik,
Ahmet Erhan, Kemal Burkay, Süha Tuğtepe ve Yılmaz Odabaşı gibi şairler o
dönemde toplumculuğu yaşatabilmişlerdir. Yenibütün manifestosunu yazan
Seyyit Nezir ve bunu imzalayan Veysel Çolak, Tuğrul Keskin, Hüseyin Haydar
gibi şairler günümüzde halen yazmaya devam eden değerli şairlerimizdir.
Özellikle Attila İlhan gibi bir “Toplumcu Romantik” olan Ahmet Erhan “Büyük
İlan” şiirinde rastladığımız “Uçurumdan atlarım,üstüme kayıtlı/Devlet malına
zarar vermekten filan/Korktum açıkçası”[5] mısralarında bunun güzel bir
örneğini vermiştir.
2000’lerden Günümüze…
Toplumcu şiirin tamamen silinip gitmediği, Underground ruhuyla Küçük
İskender’in açtığı yoldan iden şairlerin argo ve küfre uzanan sivri dilli şiirleri ile,
çeşitli toplumsal eleştiriler yapmaktadırlar. Batuhan Dedde, Emre Varışlı ve
Serkan Işın gibi şairler -tam anlamıyla toplumcu olmasalar da- bu sınıfa dahil
edilebilir.
Aşağıya Serkan Işın tarafından kaleme alınmış ironi ile dolu bir şiir örneği
bırakıyorum.
İstikbalde İndirim Başladı Sevgili
İstikbalde indirim başladı sevgili ey sevgili yani ey sevgili
çeyizlerine banılır da yenilir bir gelin
nerden bulmuş takıştırılmışsa
toplanır sonra hasılası kem gözlerin
fişek türü şeylerin sığası bir gök alır mı
bir gök gökse gözlerinden kaç açılı üçgenin [6]
Bu şiirde de gördüğümüz gibi, siyasi ve ekonomik eleştiriler bu dönemde daha mizahi
bir dille yapılıyor. Çünkü bu dönem şairleri birbirinden bağımsız bir şekilde, bir akımın
içine dahil olmadan her alanda kalem oynatıyor…
örnek olarak verdiğim şiirlerin bulunduğu kitaplar
[1] Korkmazgil, Hasan Hüseyin, Koçero Vatan Şiiri, Bilgi Yayınevi, 1976
[2] Özer, Kemal, Yaralı Karanfil, Kırmızı Yayınları, 2009
[3] İlhan, Attila, Ben Sana Mecburum, İş Bankası, 2022
[4] Küçük İskender, Periler Ölürken Özür Diler, Can Yayınları, 2017
[5] Erhan, Ahmet, Burada Gömülüdür, Kırmızı Kedi Yayınları, 2020
[6] Işın, Serkan, Büt’an Şiirleri, Ebabil Yayınları, 2018





Yorum bırakın