
Ekrem Müftüoğlu
bu sema bu yıldızlar titriyor soğuğundan
yahut gözlerim aşınmış yuvalarında titrek
yokluğun varlığından farksız her an yanıbaşımda
görmek gözden hariç bir duyu bilmeye görmek gerek
varlık varlıkla kavuşunca bu geç zamanda da şen çocuklar
yokluk ki adı şanı varlıkla şeref bulmuş bir yokluk
çocuklar savaşlara taraf olacak kadar şanssız
melhame-i kübrada bir mavi ki kandan kırmızı
kırmızı çökse semaya kırmızıdan kırmızı
bir kan akar yanında apaktır bir kırmızı
savaş var ve ölüm ve varoluş
ruhum çıkarır ruhum bitirir biçare
bir gül ki bir dudak yahut yanak ve bir suret ki bir çare
istanbul ayvansaray eyüp ve metrobüs
göğü yıldızlı içi karanlık gecenin duyduğu bir park
kasımın otuzu sen hatırlamazsın bende apak
yirmi yediden başlasa da olur varsın yazılanlar
sonra kırmızı sonra yağmur sonra gök
kim bilir ki kim bilir kim ki bilir kim
sonra dudak sonra utangaç sonra öpücük
herkes bilir ki ben bilirim sen ki bilirsin ben






Yorum bırakın