
Ekrem Müftüoğlu
sen bilmezsin sakladıklarını
fakat bilirsin bilmesen de yansır
kendinden gizlersin de malum olur
içindeki parıltıya düşman olan karartı
cani bir canavar yansır yüksekten beriye
her canavarın hükmü biter adaletin izinde
keskindir bıçaklar zira biledim bu gece
diyarlara hüküm sürmek ya da bir mazluma diyet vermek
muhakkak doğruyu seçmekte üstüme bulamazsın
bir mazlum bin diyarı yıkmadan diyetine kavuşacaksın
sanma şairin şanındandır bu üstten sözler
bir söz verdiyse bu mahkemenin sözleri
ve bu mahkeme ki verdiyse yapılması için bir emri
cihan yıkılsa enkazı toplar da yerine getirir zebaniler
evvelden bilirim ben bu toprağa düşen perileri
sağaltıp da gövertmemdir padişahımın fermanı
sansan ki seninle çözülecek bu yolun gidişi
kestirme bir harita verdi ilerideki cadının teki
inanmam desem de vurulan yaftayadır hitabım
sözünü yol eylemek için yeterince sorguladım
içini rahat tut güneş açanda bu göklere
hilal çıkaranda yüzünü güneşle birlikte
gözlerindeki o karartı nerede?






Yorum bırakın